Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Veda Haccı ve Hutbesi

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Veda Haccı sırasında irad ettiği hutbe, insan hakları, adalet, kadın hakları ve ümmet birliği gibi evrensel mesajlar içermekte olup İslam’ın temel ahlaki değerlerini özetleyen tarihi bir konuşmadır.

Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Veda Haccı ve Hutbesi
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Veda Haccı ve Hutbesi

Veda Haccı ve Hutbesi: Bir Peygamberin Gönlünden Ümmetine Son Mesaj

Tarihin en etkileyici anlarından biri varsa, bence bu hiç şüphesiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Veda Haccı ve Veda Hutbesi’dir. Ben her ne zaman bu hadisenin üzerinde tefekkür etsem, kalbimde bir ürperti, gözlerimde bir nem oluşur. Çünkü bu an, hem bir vedadır hem de bir kulun Rabbine kavuşmadan önce ümmetine bıraktığı emanet dolu bir mirastır.

Bu yazımda sizlere o kutlu yolculuğu, o son haccı, ve Sevgili Peygamberimizin gönlünden kopup gelen son hutbesini anlatmak istiyorum. Tıpkı oradaymışım gibi, tıpkı o kalabalığın içindeymişim gibi…

Zamanın Durağında: Veda Haccı’na Hazırlık

Hicretin 10. yılıydı… Artık İslam yeryüzüne kök salmış, Medine’de kurulan İslam devleti sağlamlaşmıştı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) artık bu dünyadaki görevini tamamlamaya yakındı. Bunu belki sözleriyle açıkça söylemiyordu ama gönlündeki vedanın izleri, davranışlarına, bakışlarına, dualarına yansıyordu.

Ben o dönemde yaşasaydım, her halinden anlar, içten içe endişelenirdim. Çünkü bir peygamberin ses tonundaki değişiklik bile bir işaretti ümmeti için.

Efendimiz (s.a.v.) hac ibadetini yerine getirmek için Medine’den yola çıkmaya karar verdi. Bu, onun ilk ve son haccıydı. Bu yüzden bu hac, “Veda Haccı” olarak anıldı.

Yolculuk Başlıyor: 100 Bini Aşkın Kalp Aynı Niyette

Medine’den hareket ettiğinde yanında binlerce Müslüman vardı. Yol boyunca ona katılanlarla birlikte sayının 100 bini aştığı rivayet edilir. Düşünsenize; binlerce insan, aynı imanla, aynı Peygamberin peşinde, aynı yöne doğru yürüyordu…

Ben bu tabloyu her düşündüğümde içim titrer. Birlik, beraberlik ve inanç ne kadar da güçlüydü!

Peygamberimiz ihram giydi, niyet etti ve şöyle buyurdu:

"Allah'ım! Bu, riyadan ve gösterişten uzak, yalnız Senin rızan için yapılan bir hacdır."

Ne büyük bir teslimiyet, ne derin bir samimiyet…

Arafat Meydanında Yükselen Ses: Veda Hutbesi

Zilhicce'nin 9. günü, Arafat Dağı’nda, binlerce insanın toplandığı bir vakit… O kalabalığın içinde olmayı o kadar isterdim ki… Peygamberimiz devesi Kasva’nın üzerinde, Cebel-i Rahme’nin eteğinde durdu ve ümmetine hitaben o meşhur hutbesini okudu. İşte bu hutbe, sadece o günün değil, tüm insanlığın kulak vermesi gereken bir insanlık manifestosudur.

Efendimiz (s.a.v.) o gün, ümmetine son kez sesleniyor, onlara dünya ve ahiret yolunda rehber olacak öğütler bırakıyordu. Her kelimesi öyle kıymetliydi ki, sahabeler adeta nefes almadan onu dinliyor, bazıları duyduklarını tekrar ediyor, bazıları da gözyaşlarını tutamıyordu.

Veda Hutbesi’nden Kalbime İşleyen Satırlar

Ben bu hutbeyi her okuyuşumda, içime işleyen şu satırları tekrar tekrar düşünürüm:

1. "Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyin! Bilmiyorum, belki bu yıldan sonra sizinle burada bir daha buluşamam."

Bu söz, bir vedanın habercisiydi. İçimi dağlayan, kalbimi burkan cümle... Her dinleyenin gözleri yaşlarla dolmuştu, çünkü bu Resûlullah’ın ayrılık mesajıydı.

2. "Ey insanlar! Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’densiniz, Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap üzerine; beyazın siyaha, siyahın beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvâ iledir."

Bu cümle benim gönlümde insanlık onurunu yücelten bir mihenk taşıdır. Peygamberimiz, tüm çağlara hitap ederek eşitliği, adaleti, kardeşliği haykırıyordu. Bugün bile insanlık bu sözü hakkıyla anlayabilse, zulüm yeryüzünden silinir.

3. "Kadınlar konusunda Allah’tan korkun. Onları Allah’ın emaneti olarak aldınız."

Efendimiz, kadına değer vermeyi bir emanet olarak tarif ediyor. Onları korumanın, haklarını gözetmenin Allah’a karşı bir sorumluluk olduğunu bildiriyor. Bu söz, kadınların İslam’daki yerini anlatan en güçlü ifadelerden biridir.

4. "Size iki şey bıraktım. Onlara sımsıkı sarıldıkça yolunuzu asla şaşırmazsınız: Allah’ın Kitabı ve sünnetim."

Bu vasiyet, hayatımın pusulasıdır. Kitap ve sünnet, bizi doğru yoldan saptırmaz. Yeter ki biz sımsıkı sarılalım.

Bir Gözyaşı Gibi: Vedanın Ardındaki Sessizlik

Hutbe tamamlandığında, orada bulunan sahabeler sessizce dağıldılar. Kalplerinde büyük bir hüzün vardı. Çünkü hissetmişlerdi; bu bir veda idi. Peygamberlerinin, o çok sevdikleri Resûl’ün son hutbesiydi bu…

Ben her düşündüğümde gözlerim dolar, çünkü o gün ümmete emanet edilen değerler, bugün hâlâ tam anlamıyla anlaşılmış değil. Ama umutla dua ediyorum: Rabbim bizlere, o kutlu hutbeyi hayatımıza geçirmeyi nasip etsin.

Son Söz: Bugün Biz Ne Yapıyoruz?

Peygamberimiz (s.a.v.), Veda Hutbesi’nde bize öyle bir insanlık mirası bıraktı ki, onu anlayan ve yaşayan bir toplum dünyada huzuru bulur.

Peki ya biz?

  • Irkçılıktan ne kadar uzağız?

  • Kadına gerçekten bir emanet gibi davranıyor muyuz?

  • Kitaba ve sünnete ne kadar bağlıyız?

  • Adaleti, kardeşliği, hakkı gözetiyor muyuz?

Ben bu soruları her gün kendime soruyorum. Çünkü Efendimiz, “Ben tebliğ ettim mi?” diye sorduğunda, oradaki binlerce sahabe gibi ben de “Evet, tebliğ ettin ey Allah’ın Resûlü!” demek istiyorum. Ama bu sadece sözle değil, eylemle olur.

Dua ile Bitireyim…

Allah’ım! Bizleri Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Veda Hutbesi’nde öğütlediği kullardan eyle. Kalbimize takvâyı, dilimize hikmeti, davranışlarımıza adaleti ve merhameti yerleştir. Bize sünnetin izinden sapmadan yaşama şuuru ver.

Ve bizi o büyük meydanda, Resûlullah’ın (s.a.v.) sancağı altında toplananlardan eyle. Âmin.