Yavuz Sultan Selim ve Hilafetin Osmanlı’ya Geçişi

Yavuz Sultan Selim, Osmanlı topraklarını genişleterek halifeliği devraldı ve Osmanlı’yı İslam dünyasının lideri haline getirdi. Bu dönem, Osmanlı’nın siyasi ve dini gücünün zirveye ulaştığı bir dönemdir.

Yavuz Sultan Selim ve Hilafetin Osmanlı’ya Geçişi
Yavuz Sultan Selim ve Hilafetin Osmanlı’ya Geçişi

Yavuz Sultan Selim ve Hilafetin Osmanlı’ya Geçişi

Tarih boyunca bazı liderler, yalnızca fetihleriyle değil, aynı zamanda devletlerine kazandırdıkları büyük miraslarla da anılmışlardır. İşte Yavuz Sultan Selim de bu liderlerden biridir. Osmanlı tahtında yalnızca 8 yıl kalmasına rağmen (1512-1520), devleti hem doğuda hem de batıda büyük bir güç haline getirmiş ve en önemlisi, İslam dünyasının liderliği olan hilafeti Osmanlı’ya kazandırmıştır.

Tahta Çıkışı ve İlk Adımları

Yavuz Sultan Selim, babası II. Bayezid’in yerine 1512’de Osmanlı tahtına geçtiğinde, Osmanlı Devleti hem içeride hem de dışarıda birçok tehdit ile karşı karşıyaydı. Doğuda Safevîler, batıda ise Memlükler ve Avrupa devletleri Osmanlı için büyük bir meydan okumaydı. Yavuz, ilk iş olarak devlet içindeki karışıklıkları giderdi ve güçlü bir merkezi otorite kurduktan sonra gözünü doğuya çevirdi.

Çaldıran Savaşı ve Safevîler Üzerine Sefer

Osmanlı’nın doğudaki en büyük rakibi Safevîlerdi. İran merkezli bu devlet, Osmanlı topraklarına ve halkına yönelik tehditler oluşturuyordu. Safevîler, Anadolu’da Şii propagandası yaparak Osmanlı’yı içten zayıflatmaya çalışıyordu. Yavuz Sultan Selim, bu tehdidi ortadan kaldırmak için 1514 yılında Safevîler üzerine sefere çıktı.

Çaldıran Meydan Muharebesi (1514)

1514 yılında Osmanlı ve Safevî orduları Çaldıran Ovası’nda karşı karşıya geldi. Osmanlı ordusu, üstün ateş gücü ve taktik zekâsıyla Safevîleri büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu zaferle Osmanlı, Doğu Anadolu ve İran’ın önemli bir kısmını ele geçirdi. Ayrıca, Safevî tehdidi büyük ölçüde ortadan kaldırıldı ve Osmanlı doğu sınırlarını güvence altına aldı.

Memlükler Üzerine Sefer ve Mısır’ın Fethi

Osmanlı’nın doğuda gücünü sağlamlaştırmasının ardından Yavuz Sultan Selim, gözünü İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biri olan Mısır’a çevirdi. Mısır, o dönemde Memlükler tarafından yönetiliyordu ve Osmanlı’nın doğuya yayılmasını engelleyen büyük bir güç olarak varlığını sürdürüyorlardı.

Mercidabık Savaşı (1516)

1516 yılında Osmanlı ordusu, Memlükler ile Mercidabık Ovası’nda karşı karşıya geldi. Osmanlı’nın güçlü topçu birlikleri ve taktiksel üstünlüğü sayesinde savaş Osmanlı lehine sonuçlandı. Bu zaferle Osmanlılar, Suriye ve Filistin topraklarını ele geçirdi.

Ridaniye Savaşı ve Mısır’ın Fethi (1517)

1517 yılında Yavuz Sultan Selim, Mısır üzerine yürüyerek Memlüklerin başkenti Kahire’yi hedef aldı. Ridaniye Savaşı’nda Osmanlı ordusu, Memlükleri kesin bir yenilgiye uğrattı ve Mısır’ı Osmanlı topraklarına kattı. Bu zaferle birlikte Osmanlı, kutsal topraklar olan Mekke ve Medine’yi de hâkimiyeti altına aldı.

Hilafetin Osmanlı’ya Geçişi

Mısır’ın fethiyle birlikte, Osmanlı Devleti için en büyük kazanımlardan biri de hilafetin Osmanlı’ya geçmesi oldu. O dönemde hilafet, Memlük sultanının himayesi altındaki Abbasî halifeleri tarafından temsil ediliyordu. Ancak Memlükler’in yenilgisiyle birlikte son Abbâsî Halifesi III. Mütevekkil, hilafet makamını Yavuz Sultan Selim’e devretti. Böylece Osmanlı padişahı, İslam dünyasının siyasi ve dini lideri olarak halife unvanını aldı.

Bu olay, Osmanlı Devleti’nin sadece bir Türk-İslam devleti olmaktan çıkıp tüm Müslümanların lideri konumuna yükselmesini sağladı. Yavuz Sultan Selim, halifeliği aldıktan sonra Mekke ve Medine’nin hizmetkârı olarak kendisini “Hadimü’l-Harameyn” (Haremeyn’in hizmetkârı) unvanıyla anmaya başladı.

Hilafetin Osmanlı’ya Geçişinin Önemi

Hilafetin Osmanlı’ya geçişi, Osmanlı Devleti için hem siyasi hem de manevi açıdan büyük bir dönüm noktasıydı.

  • Osmanlı’nın İslam dünyasındaki liderliği pekişti. Osmanlı Devleti artık sadece bir bölgesel güç değil, tüm İslam âleminin koruyucusu konumuna geldi.

  • Mekke ve Medine Osmanlı himayesine girdi. Bu kutsal şehirlerin yönetimi Osmanlı’ya geçti ve padişahlar, İslam’ın kutsal mekânlarını koruma görevini üstlendi.

  • İslam birliği daha da güçlendi. Osmanlı Devleti, halifelik makamıyla Müslüman dünyasında büyük bir otorite sağladı.

  • Osmanlı’nın meşruiyeti arttı. Halifelik, Osmanlı padişahlarının İslam dünyasında daha fazla itibar görmesini sağladı.

Sonuç

Yavuz Sultan Selim, kısa süren saltanatına rağmen Osmanlı Devleti’ni büyük bir güce ulaştırmış, İslam dünyasında Osmanlı’nın liderliğini sağlamlaştırmış ve hilafeti Osmanlı’ya kazandırarak devlete büyük bir manevi sorumluluk yüklemiştir.

Onun cesareti, kararlılığı ve ileri görüşlülüğü sayesinde Osmanlı Devleti, sadece bir cihan devleti değil, İslam dünyasının en büyük koruyucusu hâline gelmiştir. Yavuz’un mirası, Osmanlı’nın sonraki yüzyıllardaki politikalarını şekillendirmiş ve Osmanlı Devleti’ni bir dünya gücü yapmıştır. Bugün hâlâ onun fetihleri ve İslam dünyasına hizmetleri büyük bir saygıyla anılmaktadır.