Resulullah'ın Adaleti

Resulullah Hz. Muhammed'in (s.a.v.) adaleti, İslam'da adaletin önemi ve Resulullah'ın hayatında adaletin nasıl tecelli ettiği üzerine derinlemesine bir inceleme.

Resulullah'ın Adaleti
Resulullah'ın Adaleti

Resulullah'ın Adaleti

Fakih Ebü'l-Leys (rahmetullahi aleyh), senetleriyle bize ulaşan bir rivayete göre, Ebu Said Hudri (radıyallahu anh) şu olayı anlatır: Muhacirlerden bir adam, bir sıkıntısı olduğunu ve kimsenin olmadığı bir zamanda Resulullah'a (sallallahu aleyhi vesellem) derdini anlatmak istediğini dile getirmiştir. Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) Betha denilen yerde ordusunu konuşlandırmıştı ve her gece kalkıp ordunun etrafını dolaşır, sabah namazı vakti yaklaştığında orduyu terk edip namazı kıldırırdı. Bir gece Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) yine ordunun yanına gitmiş ancak bu sefer biraz gecikmişti. Sabah namazı vakti yaklaştığında bineğine bindi ve tam bu sırada muhacirlerden olan o adam çıkageldi, devesinin yularından tutarak, "Ya Resulallah, sizden bir isteğim var" dedi. Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ise, "Şimdi beni bırak, gideyim; sıkıntın sonra çözülecektir" dedi ve namaza geç kalacağı endişesiyle adama hafifçe kamçısıyla vurdu.

Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) sabah namazını kıldırdıktan sonra cemaate döndü ve "Az önce kendisine vurduğum kişi nerede?" diye sordu. Bu soruyu birkaç kez tekrarladı ve ardından "Eğer aranızdaysa ayağa kalksın" dedi. O adam cemaatin arasından çıkarak, "Önce Allah'a, sonra O'nun Resulü'ne sığınırım" dedi. Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem), "Bana yaklaş, bana yaklaş" dedi ve kamçıyı adama doğru uzatıp, "Bunu al ve bende kısas uygula" dedi. Adam ise, "Allah'ın Peygamber'ine vurmaktan Allah'a sığınırım" diyerek reddetti. Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) ısrarla, "Bunu al ve bende kısas uygula, bunda sakınacak bir durum yok!" dedi. Ancak adam yine aynı şekilde reddetti. Bunun üzerine Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem), "O zaman ya beni affedersin ya da kısas uygularsın" dedi. Adam, "Ya Resulallah, ben sizi affettim" deyince, Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem), "Ey insanlar! Rabb'inizden korkun ve sakının! Hiçbiriniz bir mümin kardeşinize zulmetmesin. Şayet zulmederse, Allah Teala kıyamet günü onun intikamını mutlaka alacaktır" buyurdu.

Ebu Hüreyre'den (radıyallahu anh) rivayet edildiğine göre, Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:

"Vallahi, kıyamet gününde tüm haklar sahiplerine ödenecektir. Hatta boynuzsuz hayvanın bile boynuzludan hakkı alınacaktır."

Yine Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) bir hadisinde,

"Mazlumlar kıyamet günü kurtuluşa erenlerdir" buyurmuştur.

Süfyan-ı Sevri (rahmetullahi aleyh) şöyle demiştir: "Senin Allah Teala'nın karşısına, seninle O'nun arasında olan bir günahla çıkman, seninle bir kul arasında işlenmiş (kul hakkına tecavüz edilmiş) bir günahla çıkmandan daha hafiftir."

İbrahim b. Edhem (rahmetullahi aleyh) ise şöyle demiştir: "Borcu olan bir kimse, borcunu ödeyene kadar saçına zeytinyağı veya ondan daha az (maliyetli) bir şey sürmemelidir."

Fudayl b. İyaz (rahmetullahi aleyh) şöyle demiştir: "Bana göre, Allah Teala'nın kitabından bir şeyler okuyup onunla amel etmek, Kur'an'ı bin kere hatim etmekten daha güzeldir. Bana göre, bir mümini sevindirmek ve onun ihtiyacını gidermek, ömür boyu amel etmekten daha güzeldir. Bana göre dünyayı terk etmek, onunla oyalanmamak, yerdekilerin ve göktekilerin amelini işlemekten daha sevimlidir. Bana göre, azıcık da olsa haramı terk etmek, helal malla yapılan yüz hacdan daha sevimlidir."

Rivayet edildiğine göre, Ebu Bekir Verrak (rahmetullahi aleyh) şöyle demiştir: "Kalpten çıkıp giden şeylerin çoğu imandır. Bu da çoğunlukla ölüm anında olur. Sonra günahlara baktık ve gördük ki, kalpten imanı en çabuk çıkaran günahın, bir kula zulmetmek olduğunu gördük."

Bir gün Ebu'l-Kasım Hakim'e (rahmetullahi aleyh), "Kulun kalbinden imanı çıkaran bir günah var mıdır?" diye soruldu. O da şöyle cevap verdi: "Evet vardır. Üç günah vardır ki, bunlar kulun kalbinden imanın çıkmasına sebep olur:

  1. Allah Teala'nın kendisine vermiş olduğu İslam nimetine şükretmemek.
  2. İman ve İslam'ının kendisinden çıkıp gideceği endişesi taşımamak.
  3. Müslümanlara zulmetmek."

Humeyd'in (rahmetullahi aleyh) Enes b. Malik'ten (radıyallahu anh) rivayet ettiğine göre, Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem) bir adama üç tavsiyede bulunarak dedi ki:

  1. "Ölümü çokça hatırında tut. Çünkü ölümü hatırda tutmak, senin başka şeylerle (malayani) meşgul olmana engel olur.
  2. Devamlı şükret. Zira şükür Allah'ın sana vereceği nimetlerin artmasına vesile olur.
  3. Dua etmeyi terk etme. Zira sen, duanın ne zaman kabul edileceğini bilemezsin.

Üç şeyden de sakınmanı tavsiye ediyorum:

  1. Verdiğin bir sözü bozma ve ahdini bozmak isteyenlere yardım etme.
  2. Zulüm etmekten sakın. Zira her kim bir zalimin zulmüne uğrarsa, Allah Teala mutlaka ona yardım edecektir.
  3. Kimseye hile ve tuzak kurma! Çünkü kişi, kazdığı kuyuya kendi düşer."

Kaynaklar:

  • Hakim, el-Müstedrek, 4/331; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/41.
  • Müslim, nr. 2582; Tirmizi, nr. 2420; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 2/235, 323, 363, 442, İbn Hibban, es-Sahih, nr. 7319.
  • Ali el-Müttaki, Kenzü'l-Ummal, nr. 7633, 7651.
  • Ali el-Müttaki, Kenzü'l-Ummal, nr. 42094.