İnsanlara Nasihat Ederken Benimsediği Sevgi Dili

Hz. Muhammed’in insanlara nasihat ederken kullandığı sevgi dili, kalplere dokunan, anlayış ve merhamet temelli bir iletişim örneğidir.

İnsanlara Nasihat Ederken Benimsediği Sevgi Dili
İnsanlara Nasihat Ederken Benimsediği Sevgi Dili

İnsanlara Nasihat Ederken Benimsediği Sevgi Dili — Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Kalplere Dokunan Üslubu

İnsan ilişkilerinde en etkili dil, sevgi dilidir. Kırmadan, yargılamadan, ötekileştirmeden söylenen bir söz; bazen uzun vaazlardan, sert uyarılardan çok daha fazla tesir bırakır. İşte Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), insanlara nasihat ederken sevgiyle yoğrulmuş, merhametle süslenmiş bir dil kullanarak kalplere nüfuz etmiştir. O’nun bu üslubu, yalnızca bir iletişim tarzı değil, bir kalp terbiyesi metodudur.

Sevgi Dolu Bir Kalpten Gelen Söz: Nasihatlerin Özünde Merhamet Vardı

Resûlullah (s.a.v.), insanlara nasihat ederken asla üstünlük taslamaz, kendisini onların üstünde görmezdi. Onun amacı “haklı çıkmak” değil, muhatabının hidayetine vesile olmaktı. Bu yüzden sözleri, kırıcı değil şefkatli bir uyarı niteliğindeydi.

Bir gün ashâbından biri yanlış bir davranışta bulunduğunda, Peygamber Efendimiz doğrudan azarlamak yerine şöyle buyurdu:

“Bazı kimseler vardır ki, insanları Allah yolundan soğuturlar. Dikkat edin, kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin.”
(Buhârî, İlim, 11)

Bu hadis, nasihat etmenin özünün merhamet olduğunu açıkça ortaya koyar. Çünkü bir kalp sevgiyle yaklaşıldığında açılır; baskı, yargılama ve öfkeyle ise kapanır.

Kırmadan, Düşürmeden, Yüceltici Bir Üslup

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) insanlara nasihat ederken kullandığı en dikkat çekici özelliklerden biri, kişiyi utandırmadan doğruyu göstermesiydi.

Bir gencin zinaya meyilli olduğunu ifade ettiği meşhur olayda, Resûlullah (s.a.v.) gence bağırmak veya onu toplum önünde küçük düşürmek yerine, sükûnetle şu soruları sordu:

“Bunu annen için ister misin? Kız kardeşin, halan veya teyzen için ister misin?”

Genç, “Hayır” dedikçe Peygamber Efendimiz elini gencin kalbine koyarak dua etti:

“Allah kalbini temizlesin, günahı senden uzak kılsın.”

O an genç, gönlünde derin bir dönüşüm yaşadı. İşte sevgiyle yapılan nasihatin dönüştürücü gücü budur.

Sert Uyarı Değil, Kalplere Şifa Olan Bir Dil

Kur’ân-ı Kerîm’de Rabbimiz, Peygamber Efendimiz’in bu yumuşak üslubunu şöyle över:

“Sen onlara Allah’ın rahmeti sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, etrafından dağılır giderlerdi.”
(Âl-i İmrân, 3/159)

Bu ayet, davetin, tebliğin ve nasihatin en etkili yolunun yumuşaklık olduğunu vurgular. Çünkü insan kalbi, sevgiye açtır. Kırıcı bir dil, hakikati bile itici hale getirebilir; oysa sevgiyle söylenen bir söz, en sert kalpleri bile yumuşatır.

Nasihatin Özünde Empati Vardı

Peygamberimiz (s.a.v.) nasihat ederken yalnızca “söz” söylemez, muhatabının halini “hissederdi”. Bu, onun insanlara yaklaşımının temel taşıydı.

Bir gün bir bedevî mescide idrar ettiğinde, sahabeler öfkeyle üzerine yürümek istediler. Ancak Resûlullah (s.a.v.) onları durdurdu:

“Bırakın, işini bitirsin. Sonra orayı temizleyin. Siz kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı olarak değil.”

Bu yaklaşım, bir hatayı utandırarak değil, eğiterek düzeltmenin örneğidir. Peygamber Efendimiz, muhatabının ne yaşadığını, ne bilmediğini anlar; önce anlamaya, sonra anlatmaya çalışırdı.

Nasihatlerinde Ümit ve Müjde Vardı

Efendimiz (s.a.v.) hiçbir zaman insanları sadece korkutarak yönlendirmedi. O, ümitle korku arasında bir denge kurdu. Günahkârlara dahi ümit kapısını açık tuttu.

Bir gün günahlarından dolayı ümitsizliğe düşen bir sahabiye şöyle buyurdu:

“Allah’ın rahmetinden ümit kesme. Allah, bütün günahları bağışlar.”
(Zümer, 39/53)

O’nun nasihatleri, “sen bittin” diyen cümlelerden değil, “sen hâlâ dönebilirsin” diyen bir rahmet dilinden doğuyordu.

Nasihatlerinde Beden Dili, Tebessüm ve Sessizlik de Vardı

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) iletişim tarzı sadece sözlerden ibaret değildi. Tebessümü, bakışları ve sessizliği bile bir mesaj taşırdı. Bazen birine kızdığında doğrudan konuşmak yerine yüzünü başka yöne çevirir, böylece hatayı kişisel bir meseleye dönüştürmeden mesajını verirdi.

Tebessümü ise O’nun davet dilinin ayrılmaz bir parçasıydı. “Tebessüm sadakadır.” buyururken aslında şunu öğretiyordu:

“Bir nasihat bile tebessümle yapılırsa, kalplere ulaşır.”

Günümüzde Peygamberî Sevgi Diliyle Nasihat Etmek

Bugün birine nasihat ederken çoğu zaman öfke, yargı veya üstten bakma tonuna kapılabiliyoruz. Oysa Efendimiz’in örnekliği bize bambaşka bir yol gösteriyor:

  • Yargılamadan değil, anlamaya çalışarak konuşmak.

  • Kınamadan, sevmeye davet ederek hatırlatmak.

  • Azarlamak yerine, kalbe dokunan sözlerle hatayı göstermek.

  • Kibirli bir eda değil, tevazu dolu bir ses tonuyla öğüt vermek.

Birine “Yanlış yapıyorsun!” demek yerine, “Belki bu şekilde daha hayırlı olur.” diyebilmek, Peygamberî dilin özüdür.

Sonuç: Sevgiyle Söylenen Söz Kalplerde Kök Salıyor

Hz. Peygamber’in (s.a.v.) nasihatlerinde öfke değil, rahmet; kırgınlık değil, şefkat vardı. O’nun dili, insanları suçlamaktan ziyade, Allah’a yaklaştıran bir merhamet köprüsüydü.

Bugün bizler de ailemize, dostlarımıza, evlatlarımıza veya toplumumuza bir nasihat verirken bu üslubu örnek alabiliriz. Çünkü sevgiyle söylenen her söz, Allah’ın izniyle bir kalpte yankı bulur.