Cehennemden Koruyan Dualar
Bu makalede, cehennem azabından korunmak için okunması tavsiye edilen dualar ve bu duaların içeriği üzerinde durulacaktır. İmanlı bir hayat sürdürmenin ve Allah’a yönelmenin önemi vurgulanacaktır.
Cehennemden Koruyan Dualar
Fakih Ebü'l-Leys Semerkandi [rahmetullahi aleyh] der ki: Senedleriyle bize ulaşan bir rivayette Halid b. İmran [radıyallahu anh] şöyle anlatmıştır: Bir gün Resul-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem] ashabının karşısına çıkarak,
-
"Kalkanlarınızı alınız," buyurdu. Sahabiler,
-
"Yoksa düşman mı geldi?" dediler. Resul-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem],
-
"Hayır, ateşten (cehennemden) korunmak için," dedi. Sahabiler,
-
"Bizim ateşe karşı kalkanlarımız nedir?" diye sorunca Resul-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem],
-
"Sübhanallahi ve'l-hamdü lillahi, ve la ilahe illallahü, vallahu ekber, ve la havle vela kuvvete illa billahi'l-aliyyi'l-azım," dedi.
"Allah [celle celaluhu] bütün noksan sıfatlardan uzaktır ve yücedir. Hamd O'na mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en büyüktür. Yüce ve azamet sahibi Allah'tan başka hiçbir güç, kuvvet ve kudret sahibi yoktur." İşte bunlar, kıyamet günü kulu cennete yaklaştırıcı, cehennemden uzaklaştırıcı, koruyucu kelimelerdir. Onlar ahirete kadar baki kalacak salih amellerdir, buyurdu.
Fakih Ebü'l-Leys [rahmetullahi aleyh] der ki: Güvenilir kimselerden Dahhak b. Müzahim [rahmetullahi aleyh] kanalıyla bana ulaşan bir rivayette İbn Abbas [radıyallahu anh] şöyle anlatmıştır: İsrafil [aleyhisselam] Resulullah Efendimiz'e [sallallahu aleyhi vesellem] gelerek dedi ki: "Ey Muhammed! De ki:
"Sübhanallahi ve'l-hamdü lillahi, ve la ilahe illallahü, vallahu ekber, ve la havle vela kuvvete illa billahi'l-aliyyi'l-azım, adede ma alimallahu teala, ve zinete ma alimallahu teala, ve mil'e ma alimallahu teala." Kim bunları bir kere söylerse, Allah [celle celaluhu] onun hakkında defterine şu beş şeyi yazar:
-
Allah [celle celaluhu] onu "Allah'ı çokça zikredenler zümresi"nden yazar.
-
Bu zikir kendisine, Allah Teala'yı gece gündüz zikredenlerden daha fazla sevap getirir.
-
Cennette kendisi için bir ağaç dikilir (mutlaka cennete girer, o ağaca sahip olur).
-
Kurumuş yaprakların ağaçtan döküldüğü gibi, onun da günahları dökülür.
-
Allah [celle celaluhu] o kimseye rahmet nazarıyla bakar. Allah Teala, her kime rahmet nazarıyla bakarsa ona azap etmez."
İbn Abbas [radıyallahu anh] şöyle demiştir: "Allah Teala Arşı yarattığı zaman, onu taşımakla görevlendirdiği meleklere (Hamele-i Arş), Arşı taşımalarını emreder. Fakat Arş onlara ağır gelir, taşıyamazlar. Allah Teala onlara, 'Sübhanallah deyin!' buyurur. Melekler, 'Sübhanallah' deyince Arşı taşımak onlara hafif gelir. Melekler bu sözü söylemeye Allah [celle celaluhu] Adem'i [aleyhisselam] yaratıncaya kadar devam ettiler.
Adem [aleyhisselam] bir ara hapşırınca, Allah Teala ona 'elhamdulillah' demesini ilham etti ve Adem [aleyhisselam] da, 'el-Hamdülillah' dedi. Allah Teala da ona, 'Yerhamuke Rabbüke' "Rabbin sana rahmet ediyor" dedi ve, 'Ben seni bunun için yarattım' buyurdu.
Melekler, Adem [aleyhisselam] bu sözünü işittiklerinde, 'Bu, bizim işittiğimiz şerefli ve azametli ikinci büyük kelimedir. Bundan gafil kalmamalıyız' dediler ve bu kelimeyi de eklediler.
Bundan böyle 'Sübhanallahi ve'l-hamdü lillahi' demeye başladılar. Bu durum Allah Teala'nın Hz. Nuh'u [aleyhisselam] peygamber olarak göndermesine kadar devam etti.
Putlara ilk tapan kavim, Nuh'un [aleyhisselam] kavmiydi. Allah Teala Hz. Nuh'a [aleyhisselam] kavmini imana davet etmesini ve 'La ilahe illallah' demelerini emretti. Böylelikle onlardan razı olacağını bildirdi. Melekler, 'Bu, bizim işittiğimiz şerefli ve azametli üçüncü büyük kelimedir. Bundan gafil kalmamalıyız' dediler ve ilk iki zikre bunu da eklediler.
Melekler, İbrahim'in [aleyhisselam] peygamber olarak gönderilişine dek Arşı taşırken, 'Sübhanallahi ve'l-hamdü lillahi ve la ilahe illallahu' demeye devam ettiler.
Allah Teala, Hz. İbrahim'e [aleyhisselam] oğlunu kurban etmesini emretti, ancak daha sonra oğlunun yerine ona bir koç gönderdi. İbrahim [aleyhisselam] bu koçu gördüğünde sevincinden 'Allahu Ekber' dedi. Melekler, 'Bu, bizim işittiğimiz şerefli ve azametli dördüncü büyük kelimedir. Bundan gafil kalmamalıyız' dediler, bunu da diğerlerine eklediler ve 'Sübhanallahi ve'l-hamdü lillahi ve la ilahe illallahu, vallahu ekber' demeye başladılar.
Cebrail [aleyhisselam] bu hadiseyi Resulullah Efendimiz'e [sallallahu aleyhi vesellem] anlattığında, Efendimiz [aleyhisselam] şaşkınlığından, 'La havle vela kuvvete illa billahi'l-aliyyi'l-azım' dedi. Bunun üzerine Cebrail [aleyhisselam], "Bu söylediğini diğer kelimelere ilave et," buyurdu.
İbn Mesud [radıyallahu anh] demiştir ki: "Allah Teala aranızda rızıklarınızı taksim ettiği gibi ahlaklarınızı da taksim etmiştir. Allah [celle celaluhu] malı mülkü sevdiklerine de verir, sevmediklerine de. Ancak imanı sadece sevdiklerine nasip eder. Allah Teala bir kulunu sevdiği zaman ona imanı verir. Kim malından infak etmeye kıyamıyor, düşmanla karşılaşıp cihad etmekten korkuyor ve geceleri uykusuz kalıp ibadet edemiyorsa, 'La ilahe illallah, vallahu ekber', 'Sübhanallah' ve 'el-Hamdülillah' tesbihlerini çokça söylesin."
Ebu Hüreyre'den [radıyallahu anh] rivayet edildiğine göre, Nebi [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyurmuştur: "Sübhanallah, el-Hamdü lillah, La ilahe illallahü, vallahu ekber' demem, güneşin üzerine doğduğu her şeyden bana daha sevimlidir."
Semüre b. Cündeb'den [radıyallahu anh] rivayet olunduğuna göre, Resul-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellem] şöyle buyuruyor: "Sözlerin en faziletlileri dörttür: Sübhanallah, el-Hamdü lillah, La ilahe illallah, Allahu ekber. Bunlardan hangisiyle istersen başlayabilirsin."
Rivayet edildiğine göre İbn Mesud [radıyallahu anh], "Kim Allah için güzel bir borç verecek?" (Bakara 2/245) diyerek dolaşan birini gördüğü zaman, "Sübhanallah, elhamdulillah, la ilahe illallah, Allahu ekber" der ve "İşte bu gerçekten güzel bir borçtur" dermiş.
Fakih Ebü'l-Leys Semerkandi [rahmetullahi aleyh] der ki: Bir adamın mal durumu yoksa ve dolayısıyla sadaka olarak verecek bir şey bulamıyorsa, yukarıdaki tesbihleri söylesin. Böylelikle sadaka vermiş sevabına ulaşır.
Rivayet edilen bir habere göre Resul-i Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) sahabilerini sadaka vermeye teşvik etmişti. Bunun üzerine herkes sadaka vermeye başlamıştı. Ancak Ebu Ümame Bahili (radiyallahu anh) Resul-i Ekrem'in (sallallahu aleyhi vesellem) önünde oturmuş ve dudaklarını kıpırdatarak bir şeyler mırıldanıyordu. Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem),
-
Senin dudaklarının kıpırdadığını gördüm; o esnada neler diyordun? dedi. Ebu Ümame (radiyallahu anh),
-
Ey Allah'ın Resulü! Görüyorum ki insanlar sadaka veriyorlar; benim ise sadaka olarak verecek bir şeyim yok! Bu sebeple ben de içimden "Sübhanallah, el-Hamdü lillah, La ilahe illallah, Allahu ekber" zikirlerini söylüyorum, dedi.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi vesellem),
- Ey Ebu Ümame! Bu sözleri söylemen senin için, fakirlere bir müd (18 litrelik ölçek) altın dağıtmaktan daha hayırlıdır, dedi.
Kaynaklar:
- Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, 10/90.
- Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/387; Hakim, el-Müstedrek, 1/33; Heysemi, Mecmau'z-Zevaid, 10/9.
- Müslim, nr. 2695; Tirmizi, nr. 3597.
- Müslim, nr. 2137; İbn Mace, nr. 3811; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/10.Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 5/249; İbn Hibban, es-Sahih, nr. 827; Hakim, el-Müstedrek, 1/513.