Yetim ve Yoksullara Karşı Gösterdiği Merhamet
Hz. Muhammed’in yetim ve yoksullara karşı gösterdiği merhamet ve şefkat, İslam’da yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biridir.
Yetim ve Yoksullara Karşı Gösterdiği Merhamet
İslam’ın özünde merhamet, paylaşma ve yardımlaşma vardır. Bu değerlerin en güzel örneklerini ise Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatında görmek mümkündür. O (s.a.v), sadece insanlara dini anlatmakla kalmamış; toplumun en zayıf kesimlerini, yani yetimleri, yoksulları, kimsesizleri bizzat korumuş, gözetmiş ve onlara şefkat kanatlarını germiştir. Bugün bir Müslüman olarak yetim ve yoksullara sahip çıkmanın ne denli büyük bir ibadet olduğunu anlamak için, Efendimiz (s.a.v)’in bu konudaki uygulamalarına bakmak yeterlidir.
Kur’an’da Yetim ve Yoksullara Verilen Değer
Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ defalarca yetim ve yoksullardan bahsetmiş, onlara zulmetmeyi, haklarını çiğnemeyi büyük günahlardan saymıştır. Özellikle şu ayet, meseleyi en güzel şekilde özetler:
“Yetimi sakın hor görme, yoksulu da azarlama.” (Duha, 9-10)
Bu ayetler, Müslümanların toplumun zayıf kesimlerini dışlamaması gerektiğini, bilakis onlara sahip çıkması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve Yetimler
Hz. Muhammed (s.a.v) daha çocuk yaşta yetim kalmış, babasını doğmadan önce, annesini ise altı yaşında kaybetmiştir. Bu sebeple, bir yetimin kalbindeki acıyı en iyi bilen kişiydi. Hayatı boyunca yetimlerin hakkını gözetmiş, onları koruyan ve kollayan bir önder olmuştur.
O (s.a.v), “Ben ve yetime bakan kimse cennette şöyleyiz” buyurmuş ve iki parmağını yan yana getirmiştir. (Buhari) Bu hadis, yetimlere sahip çıkan kimsenin Allah katındaki derecesini göstermektedir.
Yoksullara Karşı Şefkati
Peygamber Efendimiz (s.a.v), hiçbir zaman dünyalığa düşkün olmamış, ihtiyaç sahiplerine elindekini vermeyi kendisine prensip edinmiştir. Onun sofrası her zaman yoksullara açıktı. Birçok defa kendi aç kalmasına rağmen elindekini başkalarıyla paylaşmıştır.
Bir defasında, yanına gelen yoksula verecek hiçbir şey bulamayınca, “Benim yanımda bir şey yok, ama git falancadan borç al, ödeyemezsen ben öderim” diyerek onu geri çevirmemiştir. Bu örnek, onun yoksullar karşısındaki hassasiyetini en güzel şekilde gösterir.
Toplumsal Etkileri
Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in yetim ve yoksullara olan merhameti, sadece bireysel bir duyarlılık değildi; aynı zamanda İslam toplumunun inşasında temel bir unsur haline geldi. Medine’de Ensar ve Muhacir kardeşliği bunun en güzel örneğidir. Zenginler mallarını, evlerini, tarlalarını fakir muhacirlerle paylaşmış, toplumsal dayanışma en yüksek seviyeye ulaşmıştır.
Böylelikle İslam toplumu, merhamet ve paylaşma ruhu üzerine inşa edilmiştir. Bu anlayış sayesinde farklı kabilelerden, farklı kültürlerden gelen insanlar bir arada huzur içinde yaşayabilmişlerdir.
Günümüz İçin Mesajlar
Bugün modern dünyanın en büyük problemlerinden biri, yoksulluk ve kimsesizliktir. Birçok çocuk yetim, birçok aile açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in örnekliği bizlere açık bir çağrıdır: Yoksula yardım etmek, yetimi korumak, yalnızca bireysel bir erdem değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur.
Sadaka, zekât ve infak bilinciyle hareket eden bir Müslüman toplumu, adaletli ve huzurlu bir düzen kurabilir. Çünkü Efendimiz (s.a.v)’in buyurduğu gibi, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” (Hâkim, Müstedrek)
Sonuç
Yetim ve yoksullara merhamet göstermek, sadece bir yardım işi değil, aynı zamanda imanın gereğidir. Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayatındaki örnekler, bizlere bu konudaki sorumluluğumuzu hatırlatmaktadır. Bugün eğer toplumumuzda huzur, birlik ve kardeşlik istiyorsak; önce zayıflarımızı, yetimlerimizi, yoksullarımızı korumalıyız.
Unutmayalım ki, bir yetimin duası, bir yoksulun minneti Allah katında çok kıymetlidir. Onlara sahip çıkan toplum, aslında kendi geleceğini de güvence altına almış olur.