Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke Dönemi
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke dönemi, İslam’ın tebliğ sürecinin başlangıcı, sabır ve mücadeleyle geçen yıllardır. Bu dönemde vahiy inmeye başlamış, ilk Müslümanlar büyük sınavlardan geçmiştir.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke Dönemi
Hz. Muhammed (s.a.v.), insanlık tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biri olup, İslam’ın peygamberidir. O’nun hayatı, insanlığa örnek olacak bir ahlak, sabır ve irade timsalidir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke dönemi, İslam’ın doğuşu, ilk vahyin gelişi ve Müslümanların büyük sıkıntılarla mücadele ettiği bir süreçtir. Bu yazıda, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke dönemini detaylı şekilde ele alacağız.
Hz. Muhammed (s.a.v.), Miladi 571 yılında Mekke’de Kureyş kabilesinin Haşimoğulları koluna mensup bir ailede dünyaya geldi. Babası Abdullah, annesi Âmine’dir. Babası, Hz. Muhammed (s.a.v.) doğmadan önce vefat etmişti. Annesi Âmine de O altı yaşındayken vefat etti ve dedesi Abdülmuttalib’in himayesine girdi. Dedesi vefat edince amcası Ebû Tâlib tarafından büyütüldü.
Çocukluk döneminde Mekke’nin önde gelen ailelerinden biri olmasına rağmen yetim büyümesi, O’na derin bir hassasiyet ve merhamet kazandırdı. Gençliğinde doğruluk ve güvenilirliği ile tanınarak "el-Emîn" (güvenilir) lakabını aldı.
Hz. Muhammed (s.a.v.), gençliğinde ticaretle meşgul oldu. Mekke’nin en asil ve zengin kadınlarından biri olan Hz. Hatice (r.a.), O’nun dürüstlüğüne ve güvenilirliğine hayran kalarak kendisiyle ticaret yapmasını istedi. Hz. Muhammed (s.a.v.), Hz. Hatice’nin (r.a.) ticaret kervanını başarıyla yönetmiş ve büyük kazançlar elde etmiştir. Bu süreçte Hz. Hatice (r.a.), O’nun ahlakına ve karakterine hayran kalmış ve evlilik teklifinde bulunmuştur. Hz. Muhammed (s.a.v.) 25 yaşında iken Hz. Hatice (r.a.) ile evlendi. Bu evlilikten Hz. Fatıma (r.a.) da dahil olmak üzere birçok çocuğu dünyaya geldi.
Hz. Muhammed (s.a.v.), peygamberlikten önce de insanları doğruya yönlendiren bir şahsiyet olarak öne çıkmıştı. O dönemde Mekke, putperestliğin, adaletsizliğin ve ahlaki çöküntünün hâkim olduğu bir şehir haline gelmişti. İnsanlar putlara tapıyor, kölelik yaygın bir uygulama olarak devam ediyor, kadınlar hor görülüyor ve sosyal adaletsizlik had safhaya ulaşıyordu. Hz. Muhammed (s.a.v.), bu ortamdan uzaklaşmak için sık sık Hira Mağarası’na çekilir ve burada tefekkür ederdi. İşte bu tefekkür dönemi, O’nun peygamberlik görevine hazırlanmasının bir aşamasıydı.
Hz. Muhammed (s.a.v.), 40 yaşına geldiğinde Hira Mağarası’nda tefekkür halindeyken Cebrail (a.s.) kendisine vahiy getirdi. İlk inen ayetler Alak Suresi’nin ilk beş ayetiydi:
"Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir alekadan (embriyodan) yarattı. Oku! Rabbin en büyük kerem sahibidir. O, kalemle (yazmayı) öğretti. İnsana bilmediğini öğretti." (Alak, 96:1-5)
Bu olay, İslam tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Hz. Muhammed (s.a.v.), bu büyük sorumluluğu almakta zorlandı ve eve döndüğünde durumu eşi Hz. Hatice’ye (r.a.) anlattı. Hz. Hatice (r.a.), O’nu teselli ederek, kendisini destekleyeceğini söyledi ve hemen amcası Varaka bin Nevfel’e danıştı. Varaka bin Nevfel, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) getirdiği vahyin, daha önceki peygamberlere gelen vahiy gibi olduğunu söyledi ve O’nun son peygamber olduğunu belirtti.
Hz. Muhammed (s.a.v.), ilk üç yıl boyunca İslam’ı gizlice tebliğ etti. Bu süreçte ilk Müslümanlar arasında eşi Hz. Hatice (r.a.), en yakın dostu Hz. Ebû Bekir (r.a.), amcasının oğlu Hz. Ali (r.a.) ve azatlı kölesi Hz. Zeyd bin Harise (r.a.) bulunuyordu.
İlk Müslümanlar, büyük baskılara maruz kalmalarına rağmen inançlarından vazgeçmediler ve İslam’ın yayılmasına destek oldular. Hz. Ebû Bekir (r.a.), birçok köleyi özgürlüğüne kavuşturarak onlara İslam’ı tebliğ etti.
Hz. Muhammed (s.a.v.), üç yıl süren gizli tebliğin ardından Yüce Allah’ın emriyle İslam’ı açıkça anlatmaya başladı. "Önce en yakın akrabalarını uyar." (Şuara, 26:214) ayeti inince, Hz. Muhammed (s.a.v.), akrabalarını bir araya getirerek onları İslam’a davet etti.
Bu davet, Mekke’nin ileri gelen müşriklerini rahatsız etti. Mekke’nin ileri gelenleri, O’nu susturmak için her türlü yolu denemeye başladılar. Kureyş kabilesinin ileri gelenleri, İslam’ın yayılmasını engellemek için baskı ve zulümler uygulamaya başladılar.
Müşriklerin zulmü artınca Hz. Muhammed (s.a.v.), Müslümanlara Habeşistan’a hicret etmelerini tavsiye etti. Habeşistan’da adil bir hükümdar olan Necaşi vardı. İlk hicret Habeşistan’a olmuş ve Müslümanlar burada bir süre güvenli bir ortamda kalmışlardı.
Mekkeli müşrikler, Müslümanları ekonomik ve sosyal olarak dışlamak için boykot ilan ettiler. Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Müslümanlar, üç yıl boyunca Şi’b-i Ebî Tâlib vadisinde açlık ve sıkıntılar içinde yaşamaya mecbur bırakıldılar. Bu süreçte Hz. Hatice (r.a.) ve Hz. Ebû Tâlib vefat etti. Bu yıl, "Hüzün Yılı" olarak anıldı.
Hz. Muhammed (s.a.v.), Mekke’de karşılaştığı zorluklara rağmen İslam’ı yaymaya devam etti ve Taif’e giderek buradaki halkı İslam’a davet etti. Ancak Taifliler O’nu taşladı ve kötü muamelede bulundu. Bu olayın ardından Yüce Allah, O’na İsrâ ve Mi’râc mucizesini yaşattı.
Medine’den gelen temsilciler Hz. Muhammed’e (s.a.v.) biat ederek O’nu davet ettiler. Bu olay, Mekke döneminin sonu ve Medine’ye hicretin başlangıcı oldu.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke dönemi, sabır ve tebliğ mücadelesiyle dolu bir süreçtir. O’nun gösterdiği azim ve irade, bugün bizlere büyük dersler vermektedir.